Son derece yetenekli ama sosyal olarak izole bir bilgisayar operatörü, Yönetim tarafından Sıfır Teoremini kanıtlamakla görevlendirilir: Evrenin bir hiç olarak sona erdiğini ve hayatı anlamsız kıldığını. Ama anlam, onun zaten arzuladığı şeydir.
NOT: Yazımda SPOİLER YOKTUR!!! Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz!
Terry Gilliam son yıllardaki en iyi filmlerinden biriyle geri döndü. Aynı zamanda, hayatın anlamı da dahil olmak üzere birçok derin soruyla boğuştuğu için daha felsefi filmlerinden biridir. Gilliam, 1985'te "Brezilya" ile başlayan ve 1995'te "On İki Maymun" ile devam eden distopik hiciv üçlemesinin üçüncü taksiti "Sıfır Teorisi" olarak adlandırıyor. "Sıfır Teorisi", Mancom adlı büyük bir şirkette sayıları kıran bir programcı olan Qohen Leth'in hikayesini takip ediyor. Genel olarak hayatla mücadele ederken, Qohen'e sürekli olarak kavrayışından kaçan gizemli bir matematiksel denklem olan sıfır teoremini çözme işi verilir. Cazip bir internet striptizcisi olan Bainsley ve Mancom CEO'sunun 15 yaşındaki dahi oğlu Bob ile tanıştığında, görev bazı yeni kişisel ilişkiler tarafından karmaşıklaşır. Hayatına Qohen'e yardım etmek için mi girdiler, yoksa işinden sadece gereksiz dikkat dağıtıcılar mı? Qohen genellikle bu sorunun cevabından emin değildir.
Yönetmen Terry Gilliam'a göre , Matt Damon ve Ben Whishaw sırf bu filmde yer alabilmek için ölçek için çalıştılar ve böylece prodüksiyonu orijinal bütçesinin çok küçük bir kısmıyla zamanında yerine getirdiler.
Sonuç olarak; Filmin dünyası Gilliam'ın önceki iki distopik hicivininkine benziyor, ancak bu kendi filmi ve bazı yeni temalar ve çatışmalarla ilgileniyor. Buradaki temaların ve soruların daha da derin olduğunu söyleyebilirim çünkü Gilliam hayatın anlamıyla mücadele ediyor. Her neyse, hepsi işe yarıyor ve ilgi çekici ve görsel olarak çekici bir hikayeye yol açıyor. "Sıfır Teorisi" benden tam not aldı. Özellikle Gilliam'ın önceki çalışmalarının hayranıysanız, buna kesinlikle göz atmalısınız.
Yorumlar
Yorum Gönder