Zeki ve akıllı bir kodlayıcı olan Kayla (Iola Evans) üniversiteyi bırakmış, türlü işler ve hurdadan topladığı elektronik aletler ile yaşamını sürdürmeye çalışırken hem meteliğe kurşun atmakta hem hasta annesi ile ilgilenip hem de sefalet ile boğuşmak zorundadır. Bir gün kendisi gibi kodlayıcı olan arkadaşı Isaac (Asa Butterfield)'in evinde 1980lerden kalma 125 Bin dolar ödül olduğu iddaa edilen video oyununu oynayama başlar. Fakat işler hiçte umulduk gibi olmaz basit bir video oyunu gibi gözüken bu oyun gerçekliği paramparça eden ve korkunç kararlar almaya zorlayan bir hayatta kalma mücadelesine dönüşür.
NOT: Yazımda SPOİLER YOKTUR!!! Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz!
Filmin başı ve müzikleri TRON serisi (1982-2010) filmlerini andırsa da ilerleyen dakikalarda V/H/S serisi (2012-2013-2013-2021), Doğruluk mu Cesaret mi? (Truth or Dare 2018), Black Mirror: Bandersnatch (2018) filmleri havasında ilerliyor. Kayla'nın toplam 5 bölümlük oyun mücadelesinde. özellikle 2. oyununda o kadar gerilim dozu yüksekti ki izlerken Testere (Saw 2004) ve Ölümcül Labirent (Escape Room 2019) filmlerinin o gerilim hissiyatını yaşattırdı. Diğer oyunlarında ise o gerilim tadını veremedi. Film aslında çok güzel ilerliyorken neyin ne olacağını düşünüp sonunu merak uyandırıyorken bütün büyüsünü lanete dayandığını öğrendiğimizde aslında yitiriyor. Filmin ses kurgusunun muazzam olduğunu söylemeliyim. Filmin oyuncu kadrosunda efsanevi Freddy Krueger karakterini oynayan Robert Englund'ı azda olsa görmek güzeldi. Filmin motivasyonu; Laneti alıp oyuna aktarma fikri aslında fena değildi. 1980lerin havasını hissettirmesi güzeldi. Özellikle Y kuşağının ilgisini çekecek türden bir iş çıkartmaya çalışmışlar. Evet filmin karakterlerini neyin ne olduğunu klasik bazı unsurların eklendiğini görebiliyoruz. Klasik ana karakter Klasik ana karaktere aşık olan çocuk Klasik ana karaktere askıntı olan kötü adam ve yoksullukla mücadele. Üstüne üstlük birde hayatta kalma oyununu oynama. Oyunu oynamayı ret edersen cezası ölüm oluyor. yani bir nevi oyunu oynamak zorundasın, kurtuluşun yok! Filmin başındaki giriş sahnesi filmin sonunun bağlanması ön görülebilirdi. Filmin süresi mini dizi tadındaydı sanki Black Mirror dizisi gibiydi. Temposu da fena değildi. Zaman zaman güzel gerilim ve korku verdi. Aslında daha üst bir seviyeye çıkartılabilirdi. Özellikle 2. oyundan sonra.
Filminde Matrix göndermesi güzel olmuş kırmızı mı mavi mi? Ayrıca Isaac'in dizüstü bilgisayarında Cult of the Dead Cow'un logosunu taşıyan birkaç çıkartma var. Cult of the Dead Cow, efsanevi bir hacker grubudur. Filmin mottosu olan ''unutma, gerçeklik bir lanettir'' ise ilgi çekici. Yönetmenlik koltuğunda oturan Toby Meakins'in ise ilk yönetmenlik denemesi.
Sonuç olarak: İlgi çekici konusu olmasına rağmen. Yaratıcı ama sonuçta hayal kırıklığı yaratan bir korku filmi. Ama zaman zaman gerilim dozu güzeldi. Seç veya Öl'ün bazı güzel oyunları vardı dediğim gibi 2. oyun özellikle çok iyidi ilk oyunda fena değildi ama sonraki oyunlar aynı heyecanı ve gerilimi veremedi. Bazı yerlerde dalgalı havası vardı yükselen seviyesi git gide düştü. Robert Englund, Iola Evans, Asa Butterfield'dan gelen akıllı, küçük bir kamera hücresi yeterince sempatik ama film aceleye getirilmiş gibi geliyor. Çok daha iyi olabilirdi. Fakat çokta kötü değil. Patlamış mısır tadında çerezlik, uzun olmayan mini dizi tadındaki süresiyle, keyif alınacak yanları ile izlenebilir bir gerilim.
Yorumlar
Yorum Gönder