2022 yılının
en çok beklenen filmlerinden olan The
Batman (2022) 4 Martta sinema severlerle buluştu. Bir ara imdb 9.0 gibi yüksek bir puan ortalamasına
ulaşmış olsa da film şu anda 177 bin kişinin oylamasında 8.5 ortalamayı almış durumda
Muhtemelen film vizyonda kaldığı ve izlenme oranı arttıkça 8.1, 8.2 gibi
ortalama hatta daha fazla gerileyebilir. Filminin yönetmenlik koltuğunda Kanıma Gir (Let Me In 2010), Maymunlar
Cehennemi: Şafak Vakti (Dawn of the Planet of the Apes 2014), Maymunlar
Cehennemi: Savaş (War for the Planet of the Apes 2017) gibi başarılı filmlerin yönetmeni Matt Reeves yer alıyor. Oyuncu
kadrosunda ise Robert Pattinson, Zoë
Kravitz, Jeffrey Wright, Colin Farrell, Paul Dano, John Turturro, Andy Serkis,
Peter Sarsgaard, Jayme Lawson gibi sağlam
isimler var. DC’nin çorbaya
çevirdiği ne yaptığı belli olmadığı sinematik evreni sonrası The Batman nasıldı? Övüldüğü gibi miydi?
yoksa bir fiyasko muydu? DC nasıl bir yol çizmişti? Bu soruların cevabına hazır
mısınız?
NOT: Yazımda SPOİLER YOKTUR!!! Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz
Marvel ve DC yi birbirinden ayıran en önemli özellik DC’nin o karanlık havası olmasıdır. Bu elle tutulur özelliğini
sinematik evreninde bir türlü işleyememişti. Marvel Sinematik Evreni (MCU) ise 27 filmi olan ve devamı gelecek
bağlantılı filmlerle kendi çizgisinde başarlı bir evren oluşturmuştu ayrıca
Disney+ da gelen ve gelecek MCU evrenindeki dizileri de yer alıyor. MCU’nun gölgesinde
kalan DC, Henry Cavill gibi harika
bir Superman Castı ve Çelik Adam (Man of
Steel 2013), Batman ve Superman:
Adaletin Şafağı (Batman v Superman: Dawn of Justice 2016), Zack Snyder's Justice League (2021) başarılı
üçlemesi olmasına rağmen maalesef yetkilileri sinematik evrenini yerle yeksan
etti.
Kafamda açıkça
belirtmem gerekirse soru işaretlerim vardı. Bu filmde fiyasko mu olacak
diye? Fakat En sonunda DC o karanlık atmosferi ve havası
şahane işlenmiş. O karanlık atmosferi ve havayı görmek çok keyif verdi bana.
Çocukken izlediğimiz o Batman çizgi filmleri gibi harika bir atmosfer harika
bir Batman vardı. Uçan kaçan bir süper kahraman yerine Dedektif vari karakterdi
izlediğimiz. Bu Batman’in cool, soğuk kanlı, duygularını belli etmemesi ve sert
olması çok başarılıydı. Kostüm ve dövüş sekansları, olayların ardından gitmesi
çok gerçekçiydi. Ayrıca filmde Batmanın suçlularla savaşmaya başladıktan 2 yıl
sonrasında geçiyor. Dövüş sekansları çok başarılıydı. Filmin süresi 3 saate
yakın olması ve o karanlık atmosferini neredeyse 3 saat full görmek çok
güzeldi. Ayrıca filmde Batmanın Annesi ve babasının detaylarına inilmesi,
geçmişi gösterilmesi ve izleyiciye sunulması, soru işaretleri giderilmesi filme
bağlanılması muhteşem olmuş. Filmde tam bir akıl oyunu ve ters köşeler vardı. Kara Şövalye ( The Dark Knight 2008) filmi tadında bir düşmanı vardı Batmanın.
Seri katilin peşinden gidip Bulmacaları ve hedefleri çözmek hiç kolay değildir.
Görselliği çok başarılıydı, yağmur sahneleri, kasvetli havası cidden hafızalara
kazınıyor. Film durağan ilerlese de izlerken sıkmıyor çünkü izleyiciye bulmaca
çözmek ve ters köşe yapmayı iyi başarmış. Colin
Farrell muhteşem bir Penguen performansı sergiliyor. Andy
Serkis’e Alfred rolü çok yakışmış fakat diğer Batman filmlerine göre Alfred karakteri çok geri planda kalmış. Özellikle Batmanın uçamaya çalışıp da yere
çakıldığı sahne çok gerçekçiydi. Her ne
kadar filmin zirve yaptığı yerler olsa da biraz Kara Şövalye ( The Dark Knight 2008) vari bir havası vardı.
İşleyişi, atmosferi, hikayesi çizgi romanlara daha yakın oluşu, başarılı bir
havası olup güzel bir film olmuş. Filmin müzikleri sahneler ile iyi harmanlanmış
şahane müziklerdi. Gotham şehrinin
nasıl inşa edildiğinin geçmişini de gördü. Filmin kostümleri özellikle Batman
kostümü çok gerçekçi ve başarılıydı. Bazen
de tahmin edilebilir yanları olsa da öyle çok abartıldığı gibi ahım şahım bir
film değil. Kara Şövalye ( The Dark
Knight 2008) hala en iyi Batman filmi
bence.
Filmin sonundaki after credist vari sahnesi ile yeni jokeri görüyoruz. Tıpkı Nolan üçlemesinin ilk filminde olduğu gibi. Filmin bazı noktalarında Kara Şövalye filminden esinlendiği aşikar. Barry Keoghan yeni Joker olarak bakalım nasıl bir performans sergileyecek gelecek filmde? Paul Dano harika bir The Riddler olmuş. Evet film Nolan üçlemesinden esintiler sergilemiş olsa da. Atmosferi, karanlık ve kasvetli havası, gizemi, o yozlaşmış kirlenmiş suç şehri Gotham iyi işlemesi, düşük temposu fakat sıkmadan ilerlemesi ve işleyişi ile keyif alınabilecek başarılı bir film olmuş. Özellikle DC nin karanlık atmosferinin sevenlerin bu filmi kaçırmaması gerek.
Yorumlar
Yorum Gönder