‘’Hayatınızdaki bir düşmanı lanet
olarak düşünmeyin. Bu bir lütufta olabilir. Akıllı bir düşmandan
öğreneceklerin, akılsız bir dosttan öğreneceklerinden daha fazladır.’’ Niki
Lauda ve James Hunt’ın ilham verici mücadelesi.
En dipten zirveye çıkış mücadelesi. Hayallerinizin peşinden giderken asla pes
etmeyin. Formula 1 hakkında hiçbir bilginiz yoksa ya da ilginizi çekmiyorsa ön
yargılarınızı yıkın. İnsana hayat dersi verecek, Formula 1 hakkında bilgiler
verecek ve size kesinlikle bir şeyler katacak muazzam bir film. Film gerçekte
yaşanan olayları anlatıyor. Size kimse inanmasa bile kendi inancınız sizi
zafere götürecek. Hedefleriniz için ne kadar azimli olup sınırları
zorlayabilirsiniz? Niki Lauda ve James Hunt ikisi de aileleri
tarafından red edildi, ikisi de dünya şampiyonluğu için bütün acılara göğüs
gerdiler. Bazen inanmak en büyük dosttur. Filmin akıcılığı muazzam, Hans Zimmer'in film için bestelemiş
olduğu müziği ‘’Lost but Won’’ tam
bir şaheser.
Filmin seyir
zevki ve akıcılığı çok başarılı. Tüyleriniz diken diken olacak. Kaçırılmaması
gereken bir film.
NOT: Yazımın bundan sonraki kısmı SPOİLER içerir!!! Filmi izlemeyenler yazının devamından uzak
durmalarını öneririm!!!
Niki Lauda akıllı,disiplinli ve çok güçlü bir
insandır. James Hunt ise yakışıklı,
karizmatik ve her günü son günüymüş gibi yaşayan bir insandır. İkisi de
aileleri tarafından red edilmiştir neredeyse hiçbir şeyleri yoktur!!! Dünya
şampiyonluğu hedefleri dışında… Formula 3 deyken başlayan soluksuz mücadeleleri,
Formula 1 şampiyonluğuna kadar uzanan ibretlik bir hikayedir. Aslında ikisinin
bu rekabeti birbirlerinin başarısına vesile olmuştur. Oyunculuklar ise muazzam
karakterleri bu kadar iyi yansıtmaları çok başarılıydı. Daniel Brühl Niki Lauda’yı, Chris Hemsworth ise James Hunt’ı muazzam yansıtmış. Cast seçimini kim yaptıysa bu işte
çok başarılı olmuş. İnsanın hayatının pamuk ipliğine bağlı olmasına rağmen, tutkuları
yüzünden ölüme meydan okudular. Filmin müziklerini Hans Zimmer yaptığı için fevkalade olmuş. Çok akıcı ve asla
sıkmayan bir temposu vardı. Niki Lauda
kazadan sonra ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor, o yaralı haline rağmen geri
dönüş yapıyor. Kazadan sonraki Yarışın ortasında karısı aklına gelip yarıştan
çekilmesi çok dokunaklıydı. Filmde zaman
zaman James Hunt ve Niki Lauda’dan nefret edip ya da
sevdiğiniz zamanlar olsa da filmin sonunda iki karaktere hem hayran olup hem de
saygı duymamak elde değil. Niki Lauda’nın
Yüzündeki yaralarla dalga geçen gazeteciyi James
Hunt’ın köşede sıkıştırıp dövmesi aralarındaki arkadaşlık bağını güzel
özetliyordu. Ezeli rakibi James Hunt şampiyon olduğunda Niki Lauda’nın o sevinci gözlerinden
okunuyordu. İkisi de dünya şampiyonuydu ikisi de bir birinin motivasyon
noktasıydı ikisi e şampiyonlukları birbirlerine ve aralarındaki rekabete
borçluydu. Aslında çok güzel dersler
veriyordu bizlere Hayatın tadını çıkartmak!!!
Yorumlar
Yorum Gönder