Gerçeğin Parçaları | Winter's Bone 2010 (Günün Tavsiye Filmi) (Film Eleştirisi)



NOT:  Yazımda SPOİLER YOKTUR!!! Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz!

Hayatın gerçekleriyle baş başa kaldığınızda, sınırları ne kadar zorlayabilirsiniz? İzleyenlerin kalbinin derinliklerine dokunacak bir film.

 ABD'de yer alan ve Missouri, Arkansas gibi eyaletleri de içine alan geniş bir bölgede bulunan, Ozark Dağlarında yaşayanların hayata tutunma mücadelesi. Ree Dolly (Jennifer Lawrence) 17 yaşında bir genç kızdır. Babası itin kopuğun önde gideni olup kirli işler yapmaktadır. Başını belaya defalarca sokmuştur. Bu sefer işler artık ailesine yansımaktadır. Ya mahkemeye gidip ifade verecek ya da kefaret için gösterdiği evleri ve arazileri, adalete teslim olmazsa ailesinin ellerinden alınacak! Ree başındaki baba sorunu yetmiyormuş gibi 2 küçük kardeşi ve hasta annesine bakıyordur. Bütün yük onun omuzlarındadır. Çocuk yaşta olmasına rağmen, kendisini öyle olgunlaştırmış ki; evin direği olmuş. Yoksulluk bir yandan, sorunlar bir yandan, mücadele, hayata tutunma, başındaki dertler derken! Babasının 1 hafta içinde teslim olmazsa evlerini kaybedecek olmaları gerçeği de cabası. Sorun şu ki; baba ortalıkta yoktur. Ree’nin artık tek bir amacı vardır; babasını bulup evlerini ve arazilerini kurtarmak. Babasını bulma mücadelesine girip, kapı-kapı dolaşıp tehlikeli sularda yüzmesi ise oldukça cesaretliydi. Hatta kardeşlerini olabilecek olumsuz duruma karşı bakamayacak olmasından dolayı, kaybetme tehlikesi vardır. Film durağan olmasına rağmen bir şekilde sizi içine çekiyor ve yüreğinizin bir yerlerine dokunmayı başarıyor. Film cidden günümüzde gerçek olan ya da olabilecek olayları güzel işlemiş. Şunu daha net anlayabiliriz ki zorda kaldığında ve kötü günde olduğunda en yakınların bile sana sırtını dönebilir! Jennifer Lawrence resmen oyunculuğunu döktürmüş. Filmi almış sırtlamış resmen.

2011 Oscar ödüllerine en iyi film dalında ve en iyi kadın oyuncu adayları arasına, Gerçeğin Parçaları (Winter’S Bone 2010) girmiş olsa da. En iyi film Zoraki Kral (The King's Speech 2010), en iyi kadın oyuncu ise Siyah Kuğu (Black Swan 2010) filmindeki performansı ile Natalie Portman kazanmıştır. Ben şahsen Jennifer Lawrence’nin bu filmdeki performansını görünce kazanması gerektiğini düşünüyorum, resmen hakkı yenmiş. Tıpkı 2013 Oscar ödül törenlerinde Quvenzhané Wallis’in hakkı yenmiş, ödülü Jennifer Lawrence kazanmıştı.  Zaten Oscar ödül törenlerinde başka olayların döndüğü aşikar. Filmin mekanları güzeldi. Orada yaşayan insanları, ortamları çaresizliği yoksuluğu, suçluları iyi yansıtmışlar.Filmin diyalogları oldukça başarılıydı. Özellikle Ree’nin kardeşlerine olan bağı ve sevgisi tıpkı bir anne gibiydi. Amcaları Teardrop (John Hawkes) pislik gibi gözükse de, bunun nedenleri vardı. Ree’nin ise final sahnesindeki güçlülüğü!!! Herkes kolay kolay kaldıramaz bu yaşananları. Film gizem unsurlarını da güzel işlemiş. Sonu nasıl olacak diye bekliyorsunuz ve buda sizi filmin içine çekmeyi başarıyor. Umutsuzluk içindeki umutlar! Gerçekten almasını ve anlamasını bilene çok güzel dersler öğreten, hayatın gerçeklerini anlatan, herkesin kolay kolay anlayamayacağı içinde ince nüansları barındırdığı güzel bir film.  


 

Yorumlar