Film klasik hava vermemek adına flashback sahneleriyle günümüz, yakın gelecek ve geçmiş zaman şekilde Anna’nın yaşantısıyla başlıyor. Giriş kısmı biraz sürükleyici gibi gözükse de, bir şeyler çıkacakmış gibi hissettirse de klişe işleyişiyle devam ediyor. Şöyle anlatmakta fayda var her an aksiyon başlayacakmış gibi beklerken o beklenilen aksiyon bir türlü gelmiyor. Oyuncu kadrosunda ise ünlü yıldızlar var. Filmin güzel yanlarından birisi Sasha Luss, Helen Mirren, Luke Evans, Cillian Murphy gibi Hollywood oyuncularının olması. Bu yıldızları görmek mutlu etti.
Anna Rus istihbarat servisinde, hayatından geçen çeşitli olaylardan sonra göreve başlamış bir suikastçi. Tabi aldığı işler her türlü role bürünmesini gerektiriyor. Filmin iki aksiyon sahnesi var birincisi fragmanda gördüğümüz sahneler ikincisi ise filmin içinde izlediğinizde göreceğiniz başka bir sahne. ‘’eee biz aksiyon filmi diye izledik film casusluk dram filmine döndü.’’ diyebiliriz ki bu çok normal. Yazımın başında belirttiğim gibi artık fragmanlar çok aldatıcı oluyor. Ters köşe yapılmaya çalışsa da kısmen başarılı olan ama ön görülebilen bir yapım olmuş. Mesela insanın kendi özgürlüğü için neler yapabileceği göstermesi artı olarak sayabiliriz. Anna insanın derinliklerine inen bazen istenmediği halde, istemediği o seçimleri yapabilen kendi özgürlüğü için her şeyden vazgeçip her şeyi yapabilecek bir karakter. Bu kadar gözü kara olmasının da yetiştirilirken limitlerinin zorlanmasının bir gerçeği elbette.
Sonuç olarak abartıldığı gibi bir yapım olmayan, fragmanların şişirdiği bir hikaye olmuş olsa da, casus filmlerini sevenlerin hoşuna gidecek türden bir yapım.
Yorumlar
Yorum Gönder