Aksiyon ve komediyi en iyi şekil de
harmanlayan. Kendini efsanevi tarzını filmleriyle bütünleştiren. Hollywood’un alaylı yönetmeni Guy Ritchie. Bol konuşmalı,
dozunda komedisi., hikaye işleyişini iyi ayarlayan, harika bir yönetmen. Böyle
kendi güzel bir atzrı olduğu için, ortaya
harika işler çıkıyor. Ateşden
kalbe akıldan dumana (Lock, Stock and Two Smoking Barrels 1998), Kapışma
(Snatch 2002), Tabanca (Revolve 2005), RocknRolla (2008) gibi efsanevi
filmlerinin arasına The Gentlemen’nin eklendiğini
net bir şekilde söyleyebiliriz.
NOT: Yazımda SPOİLER YOKTUR!!! Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz.
Filmin güzel yanlarından birisi ise, olayları bir anlatıcının anlatması.. Bunu filmin içindeki Fletcher ( Hugh Grant) karakteri yapması oldukça başarılıydı. Böylelikle izyenler olaylara daha hakim olabiliyor. Yani usta yönetmen gereksiz yere olayları uzatıp da seyircilerin odaklarını dağıtmak istememiş. Aksiyon sahneleri gayet dozundaydı. Komedisi ise bildiğimiz Guy Ritchie tadında. Bazı diyologlardaki konuşmalar muazzamdı. Özellikle Michael Pearson (Matthew McConaughey) oyunculuk dersi verirken karakterinin de hakkını vermiş. Yönetmen her zaman olduğu gibi yine şampiyonlar ligi gibi bir kadro kurmuş. Matthew McConaughey, Charlie Hunnam, Michelle Dockery, Jeremy Strong, Lyne Renée,Tom Wu ve Colin Farrell gibi isimleri görmek bizi mest etti. Colin Farrell’a ayrıca bir parantez açmak gerek. Gerçekten rolünü öyle güzel oynamış ki sanırım bu performansından sonra kalbur üstü filmlerden daha çok teklif alabilir. Kendisini filmde Cameo sanarken, filmin kilit isimlerinden olması bize çok güzel ters köşe yaptırdı. Ağır çekim yani ‘’slow motion’’ şahneleri baya güzeldi. Yapım da ters köşeler oldukça fazlaydı. Bu da elbette artık Guy Ritchie ‘nin kendi özgün filmlerinin imzası oluyor. Ayrıca film de kafaları karıştıran Fletcher’in senaryo sahnesi güzeldi.Bir an izleyici gerçek mi değil mi diye ikilemde kalmasını ben çok takdir ettim. Bütün olan olayları ise Guy Ritchie’nin gözüktüğü ’’Mirimax Studio Executive (uncredited)’’ sahnesin de ona satmak istemesi çok güzel bir süsleme ve göndermeydi. Film sizi bir şekilde kendi içine çekmeyi başarıyor.
Michael Pearson’un suç dünyasından elini ayağını çekmek isterken başına gelen komplolar, entrikalar ve gelişen farklı olaylar ekseninde dönen bir yapım. Ayrıca film bize birşeyleri daha gözler önüne seriyor. İş dünyasın da kimseye güven olmayacağını ve arkamızdan neler dönebileceğini durumlarını şahane anlatıyor. Para insanlara göreceğiniz gibi herşeyi yaptırabilir. Spoiler yani Sürpriz bozandan kaçar anlatmaya çalıştığım bu yapımı izlemelisiniz. Filmde gördüğümüz gibi aslında başımıza gelen bazı şeyler karşısın da sakin olmak gerekir. Ayrıca Guy Ritchie filmlerini anlayabilmek için biraz Guy Ritchie tarzını bilmeli ve yönetmenin tarzına odaklanmalısınız. Yoksa bir şey anlamadan filmi bitirirsiniz. Filmi izlemeyenler kesinlikle bu yapımı kaçırmamalı. Sizlere güzel dakikalar vereceğinden hiç süphem yok. Ayrıca filmin isminin neden The Gentlemen olduğunu izleyince anlayacaksınız. Ve emin olun başka bir isim bu filme düşünülemezdi.
Yorumlar
Yorum Gönder